20
AHİ
EVRAN
AKTÜEL
arkaya iki kubbeyle örtülü baş-
ka sahından oluşan harimiyle
önemli câmilerdir.
55
Beyliklerden sonra Anadolu’daki
Türk câmi mimarîsinin en önem-
li örnekleri erken Osmanlı dö-
neminde(1299-1481) yer al-
maktadır. Bu dönemde, İz-
nik Hacı Özbek(1333), Bursa
Alâeddin Bey(1335), İznik Ye-
şil(1378-1391) ve Mudurnu Yıldı-
rım(1382) câmileri gibi tek kub-
beli câmiler; Osmanlı câmi mi-
marisinde yeni bir tarz olarak
ortaya çıkan, Bursa’da yapılmış
olan Orhan Bey(1339), Hüda-
vendigar(1366), Yıldırım(1390-
1395),Yeşil(1419-1424) ve Mura-
diye(1424-1426) câmileri ile Edir-
ne Muradiye Câmii(1426-1427)
zaviyeli veya ters t tipi olarak
adlandırılan çok fonksiyonlu
câmiler; Bursa Ulu(1396-1399) ve
Edirne Eski(1403-1413) câmileri
gibi aynı büyüklükte çok kub-
beli veya çok üniteli câmiler; Di-
metoka Çelebi Sultan Meh-
med(1420), Edirne Üç Şerefe-
li(1437-1447) ve İstanbul Eski
Fatih Câmii(1462-1470) gibi
merkezî kubbeli veya merkezî
plânlı câmiler inşâ edilmiştir.
56
Klasik dönem(1481-1720) Os-
manlı câmileri genellikle bir kül-
liye içerisinde yer alarak, külli-
yenin ana yapısını veya merke-
zini oluşturmuştur. Osmanlı dö-
neminde ilk devirlerden itiba-
ren cami harimlerini tek bir dam
altında toplamak arzusu orta-
ya çıkmış ve bunu gerçekleştir-
mek amacıyla tek kubbe ile ör-
tülü, geniş alanların câmi harimi-
ne dâhil edilme imkânları araştı-
rılmış ve kubbe mimarîsindeki bu
gelişim süreci ile merkezî plân şe-
ması Mimar Sinan’la son noktası-
na ulaşmış, ondan sonra gelenler
ise bu konuda herhangi bir ye-
nilik getirememişlerdir.
57
Bu dö-
nemde inşâ edilen, Amasya II. Be-
yazit(1484-1486), Edirne II. Beya-
zit(1484-1488) ve İstanbul II. Be-
yazit(1501-1506) gibi Mimar Si-
nan öncesi külliyeler içinde yer
alan câmiler ile Üsküdar Mihri-
mah Sultan(1543-1547), İstanbul
Şehzade(1544-1548), Silivri Ha-
dım İbrahim Paşa(1551), Tekirdağ
Rüstem Paşa(1553), İstanbul Sü-
leymaniye(1550-1557), Beşiktaş
Sinan Paşa(1555), Babaeski Semiz
Ali Paşa(1551-1565), Edirnekapı
Mihrimah Sultan(1562-1565), Ka-
dırga Sokullu(1571-1572), Edir-
ne Selimiye(1569-1575), Üsküdar
Atik/Eski Valide(1577-1583), Üs-
küdar Şemsi Paşa(1580), Topha-
ne Kılıç Ali Paşa(1580) ve Mani-
sa Muradiye Külliyesi(1583-1585)
gibi Mimar Sinan’ın inşa etti-
ği külliyelerdeki câmiler bu dö-
nemin önemli câmileridir. Ayrı-
ca, İstanbul Firuz Ağa(1494), Di-
yarbakır Fatih Paşa(1516-1520),
Eminönü Rüstem Paşa(1561) Er-
zurum Lala Mustafa Paşa(1562),
Diyarbakır Behram Paşa(1564-
1572), Konya Selimiye(1566),
Tokat Ali Paşa(1581), Kayse-
ri Kurşunlu(1581), Sultan Ah-
met(1610-1617), Eminönü Yeni/
Valide(1598-1663) ve Safran-
bolu Köprülü Mehmed Paşa
Câmii(1661) gibi daha pek câmi
de bu döneme ait belirtilmesi ge-
reken önemli câmilerdir.
58
Lale Devri’yle birlikte başlayan
Batı etkileri giderek artmış ve
XVIII. yüzyılın ikinci yarısından
sonra Osmanlı sanatı ve mimari-
si Barok ve Rokoko üsluplarının
etkisi altına girmiştir. Barok tesi-
rinin kuvvetle hissedildiği ilk bü-
yük ve önemli eser İstanbul Nur-u
Osmaniye Câmii(1748-1755)’dir.
Câminin harim kısmı ve kubbe ile
örtülü kübik kütlesi Osmanlı mi-
marisinin geleneksel özelliklerini
taşımakla birlikte, avlunun oval
şekli klasik formdan ayrılarak
Batı etkisini açıkça göstermekte-
dir. Ayrıca, kıvrık yuvarlak kemer-
ler, oval pencereler, S biçimindeki
payandalar, zengin profiller, kor-
nişler, kapı girişlerindeki soyut
motifler, C ve S kıvrımları bu et-
kinin önemli göstergeleridir. Üs-
küdar Ayazma Câmii(1757-1760)
ile Lale Câmii(1749-1763)’nde ise
Barok tesirler mimarîden ziya-
de daha çok ayrıntılarda ve tez-
yinatta kendini belli etmektedir.
Câmi mimarisindeki Barok tesir-
ler biraz azalarak da olsa İstan-
bul dışında inşâ edilen Aydın Ci-
hanoğlu(1756), Yozgat Çapa-
noğlu(1777-1779) ve Safranbo-
lu İzzet Mehmet Paşa(1796) gibi
câmilerde de görülmektedir.
59
İs-
tanbul Selimiye(1805) ve Nusre-
tiye(1822-1826) câmilerinde Ba-
rok ve Ampir Üslubu’nun tesiri
birlikte görülürken, Dolmabah-
çe(1853), Ortaköy(1854), Kağıt-
hane(1863-1864), İzmir Keme-
raltı(1812), Konya Aziziye(1867)
ve Kütahya Ulu(XIX.yüzyıl sonu)
câmilerinde ise Ampir Üslubu
kendini daha kuvvetli bir şekil-
de belli etmektedir.
60
XIX.yüzyı-
lın sonlarında, yabancı mimarlar
ve ustalar tarafından icra edilen
mimarî anlayış, Osmanlı toplu-
munda ve yerli mimarlarda ciddi
bir tepki yaratarak, mimarîde ye-
niden Klasik Türk Üslubu’na dön-
me gayretlerini doğurmuştur.
Neo Klasik Türk Üslubu olarak ad-
landırılan ve 1930’larda son bu-
lan bu akımın öncüleri Vedat Tek
ve Kemalettin Bey gibi mimar-
lar olmuştur.
61
İstanbul Yeşilköy
Mecidiye Câmii(1909) ile Bebek
Câmii(1913) bu üslupta inşâ edi-
len câmiler arasında yer alan ör-
neklerdendir.