Yaratmanın büyük coşkusu tüm yaratım boyunca hissedildiği…

 

 

( Henry Miller)

 “Yazmak cesarettir.” Hadi söyleyin kaçınız yazabilir, kaçınız yaşamınızda süregelen sınırları-
nı aşıp hayatına anlam katabilir? Nihan Kaya’nın tabiriyle “kaçınız yaşamın bir akıntı gibi ilerle-
yen yatay boyutundan çıkıp dikey boyutuna doğru yol almaya cesaret edebilir.” Benim cesare-
tim var, ben yazabilirim, yaşamın yatay boyutunu aşıp dikey boyutuna doğru yol alabilirim di-
yorsanız işte yaratıcı yazarlığa ulaşmanın bir yolu Nihan Kaya’nın “Yazmak Cesarettir” kitabın-
dan geçer.
Nihan Kaya bu eserinde, yazma cesaretini katmanlaştırarak her katmanın temellerini daha sağ-
lam atıp birbiriyle harmanlaştırır. Kendi görüşlerini Carl Gustav Jung’un görüşleriyle destekle-
yerek ve Rollo May’ın “Yaratma Cesareti” adlı eserinden yola çıkarak “Yazma Cesareti”ni sağ-
lam bir zemine oturtur. Bunlarla da yetinmeyerek eser içerisinde edebiyat dünyasında ses ge-
tiren birçok kaynağı da barındırıp psikanalizden varoluşçuluğa kadar insanı yaratmaya, bir ürün 
ortaya koymaya iten bir “enerjisi”nin olduğunu ve bu enerjinin sanat ve edebiyattaki yaratma 
üzerindeki etkilerini irdeler.
Yaratıcılık, kişinin enerjisini doğal akıştan başka bir yatağa kanalize etmesi olarak tanımlanabile-
ceğini öne süren Nihan Kaya, yaratıcı insanın özelliklerini, yaratıcı insanın nasıl bir derinliğe, öze 
sahip olduğunu, gündelik hayatın akışı içerisinden sıyrılıp ruhunun en ücra köşelerine inip yara-
tılacak ürünü günyüzüne çıkarmayı başardığının sırlarını anlatmaya çalışır. “İnsan hayatı yaratıcı 
olabildiği ölçüde anlamlıdır; içinde sanat ve yaratıcılığın olmadığı bir hayat, hayat sayılmaz.” di-
yerek varoluşçuluğu ön plana çıkarır. 
“İnsan aslında enerji yoluyla giriştiği mücadeleyle yaratmaktadır.” Tam da bu cümle insanın ni-
çin yaratırız? sorusuna verdiği cevaplardan biridir. Peki, biz niçin yaratırız, bizi sanatın her dalın-
da bir yaratmaya götüren bir enerjimiz var mı, bir kişinin yaratıcılığından söz edebilmemiz için 
olması gereken şartlar nelerdir? Evet, biz niçin yazarız, bizi yazmaya götüren çünkülerimiz var 
mı? Şuana kadar bunu irdelemediyseniz bu eserden sonra hem irdeleyecek hem de yazma üze-
rine zihninizi kurcalayan birçok soruya cevap bulabileceksiniz.
Yaratıcı enerjiyi fiile dönüştüren insan ile dönüştüremeyen insan arasındaki farkı, yaratıcılığı be-
lirleyen faktörleri, yaratıcı enerjinin fiile dönüşmesi için belirli şartların neler olduğunu, bir ede-
biyat eserini sanat eseri yapanın ne olduğuna, bir metnin edebiyat değeri taşıyıp taşımadığını 
neye bakarak karar verebildiğine, sanatın ölçüsü ne olduğu gibi birçok soruyu aydınlatan “Yaz-
ma Cesareti”  yazarın üslubu ve geniş edebi bilgisiyle her düzeydeki edebiyat severlerin yarar-
lanabileceği ender bir kitaptır.
Önce kendi adımlarımızı görmek, ki bu başka adımları takip etmek ve görmekle olur. Küçük 
adımlarımızla ahenkli bir şekilde ilerleyip küçük küçük su birikintilerini oluştururuz. Bu birikin-
tiler çok küçük olsa da öyle bir plan olacak ki adımlarımız hızlanacak ve giderek bizi daha bü-
yük bir göle ulaştıracak. Göl birikintidir ve yavaş yavaş büyüyerek zirveyi bize okyanusla yaşa-
tır. Ki bu yaşantı okyanustan hayatımızın içerisine akar ve bizi kendi adımlarımıza götürür. Ya-
zarken okyanusta her şey oluruz, olur olmadık her şey! Ve sonra olacağımız tek şey olarak ka-
lırız: KENDİMİZ.

AHI EVRAN

.

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ HABER BÜLTENİ YIL:4  SAYI:48 EYLÜL 2014

5

Edebiyat

Berivan ALTAY

Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği 

4. Sınıf Öğrencisi

YAZAR OLMAK/YAZMA 

CESARETİ

Üniversitemizde “Osmanlı 

İmparatorluğunun Kuruluş

 

Sürecinde Bilinmeyenler” Konulu 

Konferans Verildi

A

hi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fa-
kültesi Konferans Salonu’nda “Osman-

lı İmparatorluğunun Kuruluş Sürecinde Bilin-
meyenler” konulu bir konferans düzenlendi. 
27. Ahilik Haftası kutlamaları çerçevesinde 23 
Eylül 2014 tarihinde düzenlenen konferansa 
konuşmacı olarak İstanbul Hoca Ahmet Yese-
vi Vakfı Başkanı Erdoğan Aslıyüce katıldı.
Konferansı Garnizon Komutanı J. Alb. Murat 
Bulut, Kırşehir Vali Yardımcısı Özkan Demi-
rel, Kırşehir Belediye Başkan Yardımcısı Emre 
Şahin, Ahi Evran Üniversitesi Rektör yardım-
cısı Prof. Dr. Güray Erener, dekenlar, daire 
başkanları, müdürler, öğretim elemanları, öğ-
renciler ve basın mensupları izledi.
Osmanlı Devleti kuruluşu ve Ahi Evran 
Veli’nin devleti kurma yolunda ki bilinmeyen-
leri, Kırşehir’in tarihte ki rolünü anlatan Er-
doğan Aslıyüce, “Türkler Anadolu coğrafyası-
na 1071’den daha önce gelmişlerdir. Osmanlı 
Devleti’nin kuruluş kararının alınmasının işa-
ret fişeği diyebileceğimiz hadiseye 1205 yılın-
dan başlamak gerekir.” dedi.
“Anadolu Selçuklu Devleti, II. Gıyasettin Key-
hüsrev döneminde uğradığı Kösedağ bozgu-
nu sonrası Moğollar Sivas, Tokat’ı teslim al-
mış Kayseri’de şehir savunulurken Kayseri 
İğdişbaşı’sı Hüsamettin Hocak, Moğol ordu-
su komutanı Baycu Noyan ile gizlice anlaşa-
rak, şehrin durumu ve müdafaa taktiğini düş-
mana bildirmesi sonucu Moğollar Kayseri’yi 
ele geçirmişlerdir. Moğollar, Kayseri’yi koru-
yan şehrin erkeklerini kılıçtan geçirmiş Ahi 
Evran Veli’nin de aralarında bulunduğu birçok 
kişiyi de esir almışlardır.” diyen Aslıyüce, Ahi 
Evran’ı Veli’nin Kırşehir’e esaret sonrasında 
Mevlana Celaleddin’in oğlu Alaeddin Çelebi 
ile birlikte Kırşehir Emiri Seyfud-din Tuğrul’un 
korunmasına gönderildiğini ifade etti.
Erdoğan Aslıyüce, Ahi Evran Veli’nin 1247 yı-
lında Kırşehir’e yerleşip XII ve XIV. Yüzyıllar-
da Anadolu’nun ileri ilim merkezlerinden biri 
olan Kırşehir Külliyesi’nde hocalığa başladığı-
nı belirterek, dönemin ileri gelen isimleriyle 
sık sık görüştüğünü, Moğol emperyalizminin 
baskısındaki Anadolu’yu ve Türklüğü kurtarıp 
köklerine bağlı, dili Türkçe olacak, Türk tö-
relerine göre yönetilecek yeni bir Türk Dev-
leti kurulması hayalinin işlenmeye başlandığı 
meclisi oluşturduğunu söyledi.